Ah insanoğlu; doğa seni ölümle tehdit etmek zorunda mı, birlikte yaşamayı acılarla mı öğreneceksin, içindeki küçük kötü dışındaki büyük kötüyle mi durdurulacak, gerçekten dünyanın yalan olduğunu ne zaman öğreneceksin, ne zaman vazgeçeceksin doğayı yönetmeye çalışmaktan?
Doğayı anlamak ve onunla uyumlu olmak için bilgili değil, bir bilge olmalısın.
Hastalık ve savaşlarla gelen acılar başkalarınca düşlendi, çağrıldı; ama apaçık belli ki senin düşüncen ve çağrın değildi. O zaman korkmana, asıl korkması gerekenlerin korkusunu paylaşmana gerek yok. Acıya yazılmadığın için acılarla ilgili bir kader karesinin doğrudan doğruya içinde değilsin. Bu yüzden acının fiziksel işleri önüne düşmüyor. Buradaki sınavın dolaylı, içsel dayanıklılığın, sağlamlığınla ilgilidir. Senin sınavın acıların yaşatacağı fiziksellik değil. Gerçekliği yalnızca dışarısı sandığın için acılarla senin payına gelenin fiziksel olacağını sanıyorsun. İçe bakma bilgeliği gösterirsen ve içinde sağlam bir duruş sergilersen dışarıdaki hiçbir güç seninle baş edemez. Yalnızca gözlemle, içini denetle, önüne düşen varsa elini uzat; ama oturduğun yerde kaygı, olumsuzluk üretme.
Olumluda kal; olumlu düşünmek aptallık değil, belki yeryüzünün ilk bilgeliğidir.
Küresel virütik salgınlar bir anti-tezdir. Tez malum, aynaya bakmak yeterli; çok biliyor ve yeryüzünü istediğimiz gibi maddi-manevi yönetiyorduk ya… Adı konmamış toplumsal çılgınlığımıza bir ayar, bir fren, bir uyarı gerekiyordu. Tez, zihinsel aklın hayali, stres yüklü, kendine yabacılaşmış döngüleriydi. Bunlar sözde lüks yaşamın toplumda derecelenmiş dağılımı ve bedelin alt sınıflara (işçi-göçmen, kadın-çocuk) ve doğaya (ekolojik sisteme) ödetilmek üzere oynanan yaşamlardı.
Büyük evrensel düzenin karşısında bu oyuncu, anamalcı, analitik, yararcı düzen her zaman kolayca çökmüştür. Büyük evrensel düzen bu kez oldukça nazik davrandı, büyük fiziksel yıkımlar sunmadı. Ama ölüm sopasını göstererek gerçekte olağan olmayan “olağan” yaşamımızı durdurdu. Analitik, yararcı kafa zarardan kar etme peşinde koşadursun yeryüzünde bütüncül, paylaşımcı, sürdürülebilir, evrensel akışa uyumlu düşünce alanları tohumladı. Bu birilerinin istediği için olmadı, ama birileri uyum sağlama çabaları içinde olabilir ve onlar da bütüncül uyumu yakalamalıdır.
Bir de sentez vardı, o bundan sonra, yeni bir şuurla başlayacak.
Yazar: Cüneyt Gültakın