İnsan, korkusuz doğar. Korku, ‘zorla’ öğretilir… Stefano D’Anna
Kova Çağı’nda olduğumuzu söylüyorlar. Yani bu durumda bahsedilen, bir tür YÜKSELİŞ ile gelen büyük dönüşüm gerçeği…
Peki ya öyleyse yükselecek olanlar gerçekten bizler miyiz?
Konuyla alakalı en net cevaplar dahi insanoğlu için ürpertici olsa da varlığımızın sırlarından ve sınırlarından yeterince haberdar değiliz. 50 trilyon yaşında olduğu düşünülen Evrenimiz sırlarla dolu. Peki ya biz bunun ne kadarını biliyoruz?
Tüm bunlar olurken bilincimizin ve bilinçaltımızın ne kadarından haberdar olarak yaşıyoruz?
Yaşamı ve ölümü sorguluyoruz…
Niçin bu kadar kısa yaşıyoruz, bunu soruyoruz.
Olumsuz duygularımızdan ve enerjilerimizden beslenenler mi var? kim bunlar?
Matrix mi gerçek, yoksa dünya mı?
Yapay olan hangisi, biz bunların ne kadar farkındayız?
Matrix’i nasıl göreceğiz ve asıl olansa ondan nasıl özgürleşeceğiz?
Peki varoluştan bugüne kusursuz işleyen bir plan mı var?
Zihinlerde delirten onlarca soru var…
Aynı zamanda bizlere yüzyıllarca anlatılmış dünya ve insanlık tarihi ne kadar doğru? Ve sanırım Dünya’nın ilk oluşumundan günümüze kadar gelmiş olan ve bizden gizlenmiş olan başka bir tarih daha var…
… Sanki bir üst zekanın bize sunduğu kalıplar ölçüsünde algılıyor, buna göre insanlık olarak evrende bir başımıza olduğumuzu düşünerek yaşıyoruz.
Mutsuzluğumuzu bu kadar uzatan düşünce bu.
Bu olmasaydı, eski düşünce kalıplarımız ve kavramlarımızla her geçen gün ortaya çıkan
başka bir sorunlar yumağıyla baş etmeye kim tahammül edebilirdi ki ?…
“Küresel nizamın” ürünü olan anlayış, şu an yaşanan ekolojik felaket karşısında varlık gösteremiyor…
Kısacası dünya ve insanlık, bazıları yeni bazıları ise ertelenmiş olan pek çok devasa sorunun baş gösterdiği ve bunlara çözümlerin arandığı bambaşka zamanlardan geçiyor…
Derin bir uykuda yaşayıp gidiyoruz.
…
Güneş doğuyor…
Ve yine bir gün sabah oluyor….
Günaydın!
Yatakta yatarken usulca göz kapaklarınız aralandı. Işığın enerjisi ile uyandınız ve sizin de bir bedeniniz olduğunu hatırladınız ve bilincinizi maddeye yönlendirdiniz.
Evet, nihayet bedeniniz uyandı.
Peki ya ruhunuz?
İşte bu sorunun peşine takılıp gitti çoğumuz.
Ruh, uyanmadığı sürece daima bir uykuda kalacaklarını çok iyi bilenlerdi onlar…
Öyleyse ruh uyanınca ne olacaktı?
Ruh, sisteminizin yeni potansiyellerinin en yüksek seviyesini alabilmesi için eski kalıplardan ve sözde 3B karmik realitenin şablonlarından temizlenmeniz için sizi uyandırmaya çağırıyor. Duyuyor musunuz?
Bu, SİZİN ilahi olarak SİZE uyanmanızla ilgilidir.
Aydınlanma kaynağı, çözüm ve portal SİZSİNİZ.
1,5 yıl önce ‘Ezber Bozan Tv’nin yola çıkarken ki hedefi, ana akım anlatımının ötesine geçerek bilinmeyenleri konuşmak, duyulması engellenen ve söylenmemiş olanlara birlikte cevap aramaktı. Yaşamın daha derin sorularına cevap vermenin yanı sıra, bilincin evrimini güçlendirerek hakikat arayanların ve asıl inananların yoluna ışık tutmaktı. Birliğin ortaya çıkmasına izin vermek. Yani bu yolculuğu birlikte yapacağımızı bilmek…
Ruh seviyesinde zaten var olan birliğe dokunduğunuzda, o “gerçeklik” olur.
Yaşamakta olduğun uykudaki farkındalık halinden uyandığında önce kendin olarak kendini bulmalısın. Daha sonra yüksek farkındalık ve daha genişlemiş bilinç ile gerçek kendini gizli tutmayı bırakmalısın.
O halde uyanmaya hazır mısın? Artık Uyanış Zamanı!
Ruhunuzu dinleyin ve yolculuğunuz başlasın…
Biliyorduk ki uykuda olanlar, kurban rolünü taşıyanlardı.. hayatın sunularını, ikramlarını ve sınavlarını görmeden yaşayanlardı. Yaşam serüveninde çaresiz olduğunu zanneden kölelerdi.
Varlığını tanımlayan gerçekliğini ortaya çıkarmış Uyanan ise öz güvenini kazanmış ve öz gücünün farkındaydı…
Artık yaşamla ilgili tüm seçimlerini kendisi yapıyor, evrenin kendisi için sunduğu tüm güzellikleri kabul ediyor, kabullenen değil, seçim yapan oluyordu.
İşte bu noktada Ezber Bozan Tv, kendi yüksek doğanıza, ilahiliğinize uyanmanız için yol gösterici olmaya, kısacası daha yüksek gerçeklerin ortaya çıkmasına izin vermek için geçmişi ve inandığınız şeyleri salıvermenize istekli olmanızı söylüyor.
Artık seçim bizlerin.
Kendi hayatınızda başınıza gelecekleri izlemekle mi yetineceksiniz, yoksa ruhsal uyanışınızı gerçekleştirerek rüyalarınızdaki hayatı mı yaşayacaksınız?
Bilincinizi genişletebilecek misiniz?
Bu konuda daha derine inin. Çünkü evrensel enerjilerle akmıyorsanız, tezahür yanıltıcı olabilir.
Gerçeği olduğu gibi kabul etme,diyor Ruh.
Her zaman düşündüğünüzden daha esnek bir gerçeklik olabilir. Bu, yeni bir başlangıç anlamına geliyor.
Bizi YANLIŞ bir şekilde sınırlayan inançlar salıverilmek üzere sarsılıyor.
Çünkü siz bir ruh olarak SINIRSIZSINIZ. Evren, dünyanın size söylediklerini unutmanızı söylüyor.
Gerçekliğin eski sürümünü unutun. Neyin ulaşılmayacağına dair herhangi bir fikri unutun. Çünkü şimdi enerjiniz ve titreşiminiz değişti, gerçeklik artık erişilebilir hale gelebilir – ya da zaten hep öyleydi!
Fiziksel insan dünyası birçok yönden bir seraptır. Bize ulaşmaya çalışan şey o kadar büyük ki, çoğumuzun inandıklarına aykırı… ve bu nedenle bilinçsiz bir düzeyde realitemize eski inşa edilmiş kimlikleri ve benliğe ilişkin algıları salıvermeye tekrar itiliyoruz. Sahte kimlik yapıları çözülüyor. Kendimize, ruha açılmak için yönlendiriliyoruz. Buna izin vermeye istekli olun. Büyük resmi görebilmek umuduyla,
Yolculuğunuz sevgi ve ışıkla olsun.
Hakan Tunç